7 Ağustos 2014 Perşembe

Van Gogh’un Kulağı


Autoportrait, Van Gogh
Vincent Van Gogh, ressam olmanın çok ötesine geçmiş bir kişiliktir. Zira “Eziyet çeken sanatçı” deyince bir çok kişinin  aklına  O’nun imgesi gelir. Resimleri sayesinde şöhrete kavuşmuştur şüphesiz, ama hayat hikayesi O’nu bir ressam olmanın ötesinde bir efsaneye dönüştürmüştür.

Ne zaman Van Gogh gündeme gelse, resimleri dışında O’nun kulağı, daha doğrusu –kulağının eksikliği-  mutlaka söz konusu olur. Bu yazımızda size bu hikayenin detaylarını anlatmak istiyoruz.

Her ne kadar değişik yorumlar yapılsa da Van Gogh’un kulağı hikayesi şu şekilde bilinir:

Şubat 1888’de, Vincent, Arles kentine taşınır. Çünkü sanatçılarla bir arada olmak, direkt  gün ışığının daha çok olduğu Güney Fransa’da resim yapmak gibi hayalleri vardır. Arles’in manzarasını sever, ışığını sever ve insanlarını da sever. Bu kentte yapılacak ilk iş bir ev bulmak, sonra da  bir  resim stüdyosu  kurmaktır.

  Lamartine numara 2’de, aylık 15 Frank karşılığında küçük sarı bir ev bulur. Sıra gelmiştir birlikte kalacağı ve resimler yapacağı başka bir ressamı bulmaya. Önceki yıl, yani 1887’de Paul Gauguin Paris’e taşınmış ve orada Vincent ile tanışmıştır. Vincent’in sanat simsarlığı yapan yapan abisi Theo tanıştırmıştır bu iki ressamı. Vincent, Gaugin’e saygı duymaktadır ve Arles’de kendisine eşlik edecek en mükemmel ressamın Gauguin olduğunu düşünür. Theo’nun ikna çabaları sonucunda Gauguin bu öneriyi kabul eder ve 23 Ekim günü sabahın erken saatlerinde Vincent’in sarı evine gelir.

http://www.puzzlegaleri.com/Room-at-Arles-Vincent-Van-Gogh-3000-parca,PR-694552.html
Room at Arles (Sarı Evdeki Oda)


Bu iki ressam, bir kaç hafta iyi anlaşırlar. Birlikte yerler, birlikte içerler ve birlikte resim yaparlar. Küçük sarı evde neredeyse tüm zamanlarını birlikte geçirirler.  Hem Van Gogh, hem de Gauguin, Empresyonizm ile ilgilenir ve aynı objelerin resmini yaparlar. Yan yana çalıştıkları için aynı sahneyi farklı yollardan nasıl çizdiklerini de birbirlerine göstererek kendilerini geliştirme olanağı bulurlar.

Arles, her iki sanatçının da çalışması için verimli bir yerdir ama Gauguin, Empresyonizm ile daha çok ilgilenmek için  oradan uzaklaşmayı tercih eder. Van Gogh ise bir tanesi daha sonra dünyanın en büyük müzesinde  sergilenecek olan  en iyi resimlerini bu evde yapar.


L’Anglois Bridge at Arles (Arles İngiliz Köprüsü) 1888, Tuval üzerine yağlı boya

Mutluluk bazen kısa sürelidir. Nitekim Gauguin de Vincent ile yaşamanın zor olduğunu fark eder. Ayrıca Gauguin, bir çok konuda başarılı olduklarını ve sanata bakış açısındaki görüşlerinin Vincent’inkinden giderek farklılaştığını hisseder. Bu durum, her iki sanatçı için de stres yaratmaktadır. Öyle ki  bazen Vincent Gauguin’e sevgi ve şefkat gösterirken, diğer zamanlarda ise O’ndan nefret etmeye başlar.
Gauguin, ekimin sonlarında geldiği sarı evden aralık ayında ayrılmaya karar verir ve  Vincent’e bir not yazar:

 - Şimdilik kalıyorum, ama her an terk etmeye hazırım!

Bu notu aldıktan sonra biraz zaman geçer ve nihayet aralığın 23’ünde Vincent Gauguin’e ayrılmayı mı planladığını sorar.  Gauguin bu soruya “Evet” diye cevap verince, Vincent mahvolur. Gazeteden, üzerinde “katil havalandı” yazan  bir cümle yırtar ve Gauguin’in eline uzatır. Akşam yemeğinden sonra Gauguin yürüyüş yapmak için  dışarıya çıkar. Ancak sarı evden  çıkınca Vincent’in yaklaşan ayak seslerini duyar. Bakmak için döndüğünde, Vincent’in elinde bir ustura ile kendisine doğru yürüdüğünü görür. Vincent durur, başını aşağıya indirir ve  hızla eve geri döner.

O akşamın geri kalanıyla ilgili fazla detay yoktur, her zaman olduğu gibi Van Gogh, “çılgınlık” anlarından sonra, az önce  yaşanan olaylarla ilgili çok az şey hatırlayarak uyanır. Gauguin, kardeşi Theo ve polisin yaptığı açıklamalardan öğrendiğimize göre,  o gece Gauguin otelde kalırken Vincent eve dönmüştür.

Aynı akşamın ilerleyen saatlerinde, yani saat 22’den sonra  Vincent eline bir ustura alır ve sol kulak memesinin bir kısmını keser. Polis, olay sonrasında eve geldiğinde her yeri kan içinde bulur, her tarafta  kana bulanmış eski püskü giysiler ve yukarı çıkan merdivenler boyunca kanlı el izleri vardır.

Vincent kestiği kulak parçasını alır ve  bir gazete parçasına sarar,  yarasının üzerini  de bir şapka ile kapatarak elinde gazeteye sarılı kulak olduğu halde  evden çıkar. Fransızca’da “maison de tolerance” denilen genelevlerin evine en yakın olanına gider. Evde çalışan ve daha önceden tanıdığı Rachel’i çağırır, kulağı ona vererek "bu nesneyi dikkatle koru” der.
Ertesi gece, Gaugin sarı eve döndüğünde kapının önünde polisleri ve izleyicilerden oluşan kalabalığı görür. Polis, Vincent’i  yatağında kanlar içinde bulduğunda, ilk önce öldüğünü ve hatta muhtemelen  intihar ederek öldüğünü düşünmüştür. Gauguin, Gogh’un ölmediğini fark eder. Polislerin O’nu yavaşça uyandırmalarını ister ve eğer uyandığında Gauguin’i sorarsa, Paris’e  döndüğünü söylemelerini ister. Vincent, arkadaşı Gauguin’i görmek ve O’nunla konuşmak istediğini sürekli söylerken hastaneye kaldırılır. Bu sırada Vincent, hâlâ dostluğunun kurtarılabileceğini  düşünmekte ve  yapacağı yeni resimleri planlamaktadır..

Olaya dışarıdan bakılınca Vincent’in kulağını kesmesi,  gerçekten de çok garip ve sert bir tepki olarak görünüyor. Ama  Vincent Van Gogh’un psikolojisi çok derinlerde sorunludur  ve  zihni O’na delice görünen bağlantılar yaptırmaktadır..


Van Gogh, Yıldızlı Gece

 Vincent’in o anlarda her şeyden çok istediği tek şey, çalışmaktı.  Sanatçıların bir araya geldiği, resim yaptığı, resim hakkında konuştuğu ve birbirlerinden yeni şeyler öğrendiği bir yerdir istediği. Van Gogh, bu fikrinin Gauguin’in gelmesi ile gerçekleştiğini düşünür ve bilir ki O’nu ve her şeyi mahvetmiştir. Gauguin ile iyi geçinemediği için kendini suçlar. Geçmişteki ilişkilerinde olduğu gibi bu sefer de yalnız kalmıştır.

Vincent bir dostunu   ve  hayallerini mahvettiği için cezalandırılmayı hak ettiğini düşünmüş olabilir ve zihni bu anlamda ilgili bağlantıları bulmak için hemen harekete geçmiş olabilir. Dini inanışı, Yahuda İsa’ya ihanet ettikten sonra Romalı bir askerin kulağını kesen Peter’in düşüncelerini O’na hatırlatmış da olabilir. O zamanlarda çok popüler olan bir kitap vardır ve  bu kitaptaki bir karakter, kulağı kesilerek cezalandırılmıştır. Bir ay önce de Karındeşen Jack, bir kadının kulağını kesmiştir.  Vincent’in zihninin nasıl çalıştığını bilemiyoruz elbette, ama böyle bir cezalandırma örneği görmesi ve kendini cezalandırmak için bu yöntemi seçmesi kuvvetle muhtemeldir.

Son olarak şunu da hatırlatalım:

Vincent Van Gogh, kulağını kesmemiştir, sadece kulak memesinin alt kısmını kesmiştir.
Sanatçının eserlerinden oluşan puzzle seçkisine buraya tıklayarak mağazamızdaki Van Gogh kategorisinden ulaşabilirsiniz.


KAYNAK:     http://www.vangoghgallery.com/misc/van-goghs-ear.html
UYARLAMA ÇEVİRİ: www.puzzlegaleri.com


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder