Puzzle birleştirme hobisi farkında olmadan sanat merakımızı
ve bilgimizi de geliştiriyor. Nasıl mı? Puzzle’nı birleştirdiğimiz görsellerin
hikâyelerini merak ediyoruz. Çoğunlukla seçtiğimiz görsel ile ilgili
yazılanları kısaca okumaya çalışıyoruz.
En azından puzzle’ını birleştirdiğimiz tablo kimin eseriymiş, tabloda ne anlatılıyormuş
gibi özet bilgiler alıyoruz. Her yeni
tablo ile ilgili öğrendiklerimiz ise ufkumuzu genişletiyor. Özellikle söz konusu
puzzle müze koleksiyonlarından olunca.
Bu anlamda Puzzle Galeri olarak biz de blogumuz aracılığıyla
üzerimize düşen bilgilendirme görevlerini elimizden geldiğince yerine getirmeye
çalışıyoruz. Bugün de en ilgi çeken puzzle görsellerinden Kaplumbağa Terbiyecisi’nden
kısaca söz edeceğiz.
Malumunuz bu tablo, Osman Hamdi Bey tarafından yaratılmış bir eserdir. Tablonun
bu kadar ünlü olacağını hissettiğinden midir bilemeyiz ama Osman Hamdi Bey bu
tablodan iki tane yapmış. İlki 1906 yılında, ikincisi ise bir yıl sonra 1907
yılında tamamlanmış. Bu iki resmin ana temaları aynı fakat detaylarda
farklılıklar var. Resimler arasındaki farkları burada sıralamak istemiyoruz,
buyurun iki resmin arasındaki farkları sizler bulun, biraz eğlence olsun
diyelim ve anlatmaya devam edelim:
Bu resimde anlatılmak istenen nedir?
Böyle bir soru ile karşılaşınca sakın kendinizi sınavda gibi
hissetmeyin. Sadece dediğimiz gibi biraz beyin jimnastiği yapalım, biraz da
resmin nasıl yorumlandığını öğrenelim, yani hoşça vakit geçirelim; amacımız
sadece bu...
Özetle söylemek
gerekirse, sanatçımız 1842-1910 yılları arasında yaşamış, 12 yıl Paris’te kalıp hukuk
eğitimi almış, resim konusunda o yıllarda kendini geliştirmiş, arkeolog,
ressam, müzeci, hatta Kadıköy’ün ilk şehremini ( belediye başkanı)dir. Yani
karşımızdaki sanatçının sadece ressam değil, aynı zamanda entelektüel bir
kişilik olduğunun altını çizmekte yarar var. (Osman Hamdi Bey hakkında daha fazla
bilgi edinmek istiyorsanız, buradaki detaylı yazımızı okuyabilirsiniz.)
Şimdi gelelim resmin yorumlarına:
Baktığımızda ne görüyoruz? Sakallı bir adam, gösterişsiz ve hatta bakımsız bir odada elinde ney
olduğu halde ayakta duruyor. Kırmızı uzun bir giysi giymiş, yerde de yaprakları
yemekle meşgul olan kaplumbağalar var.
Şimdi bundan
ne anlamalıyız?
Bazı yorumcular,
Paris’ten döndükten sonra Osmanlı’nın üst düzey bir çok memuriyet görevlerini
üstlenen sanatçının burada kendisini
resmettiğini söylüyorlar. Onlara göre bu resimde sanatçı, emrindeki astlarını eğitmeye çalışan aydın
kişinin işinin ne kadar zor olduğunu anlatmak istemiştir.
“Neden
kedi ya da civciv ya da herhangi bir hayvan değil de kaplumbağa
imgesini kullanmış?” sorusuna ise şöyle bir açıklama yapıyorlar:
Lale Devri’nde akşam eğlenceleri sırasında
kaplumbağaların sırtına mumlar dikilir, hayvancağızların öylece gezmelerine
izin verilirmiş, böylece estetik bir görüntü çıkarmış ortaya. İnanması güç
geliyor ama bu kaplumbağalar, Kapıkulu Askerleri sınıfına dahilmiş ve devletin
kadrolu personeli gibi bakılıp korunurlarmış. Diyorlar ki Osman Hamdi Bey, tabloyu yaparken bu ritüelden esinlenmiş. Belki de
kaplumbağaların yavaşlıkları ve etraflarını az aydınlatmalarını devletin
hantallığına benzetmiş olabilir veya eğitimin
zorluğunu da kastetmiş olabilir. Ne düşündüğünü bilemeyiz elbette.
Başka bir
yorum da şöyle:
Sabır
gerektiren kaplumbağa eğitimi için resimdeki kırmızılı adam, ney ve nakkare
kullanmayı düşünmektedir. Resimdeki kırmızılı adamın Osman Hamdi Bey’in kendisi
olduğunu söyleyen yorumcular, toplumun
eğitilmesi ve dönüştürülmesi için sanatın gerekliliğine vurgu yapıldığını
söylerler. Hatta bu nedenle Osman Hamdi Bey’in sanat okulu ve müze açtığının da
altını çizerler. Bu yorumcular, kaplumbağa imgesi için sanatçının Charles
Baudelaire’nin Modern Hayat Ressamı kitabında bahsi geçen,-kendisinin de tanık olduğu- Paris sokaklarında
dolaşan kaplumbağalardan esinlendiğini iddia ederler. Üç padişah görmüş Osman
Hamdi Bey’in, toplumu sanatla eğitmek
gerektiğine vurgu yaptığını belirtirler.
Hatta bazı
yorumcular, adamın neyi üflemeyip arkasında tutmasını ise dervişin bile
sabrının sınırı olduğunu ve sanatçının kaplumbağalarla betimlediği halkı eğitme
işinden vaz geçtiğini anlattığını söylerler.
Tour du Monde
isimli Fransızca derginin 1869 tarihli sayısında çıkan, soldaki resmini
gördüğünüz gravürden etkilenerek sanatçının bu tabloyu oluşturduğunu
söyleyenler de var. Hatta dergide bu resim, “Charmeur de tortues” yani
Kaplumbağa Terbiyecisi adıyla basılmış. Bu yorumcular, kanıt olarak sanatçının
1869’da babasına yazdığı mektupta “yolladığınız Tour du Monde dergisini okudum.”
cümlesini gösterirler. Gerçi dergi 1869 da basılmış, resim ise 1906 yılında
çizilmiş, arada 37 yıl gibi çok uzun bir zaman dilimi var... Biz sadece sanat
tarihçilerinin söylediklerini sizlere aktarıyoruz.
Kim nasıl yorum yaparsa yapsın, bir figür ve
tarz ustası olan Osman Hamdi Bey’in bu tabloyu yaparken neler düşündüğünü tam
olarak kimse bilemez elbette. Ama şu da bir gerçek ki, tabloya baktığımızda üzerinde
düşünülerek yapılmış olduğu direkt gözümüze çarpıyor. Özel bir mekan seçimi, özel renk tonları kullanımı, özel
ışık oyunları ile karşılaşıyoruz ve bu durumdan etkilenmemek gerçekten de
mümkün değil.
Son olarak resmin
teknik anlamda yorumlarını özetleyelim. Eseri olağanüstü bulan
yorumcular, sadece pencereden içeriye gelen ışığa ve bu ışığın kaplumbağaların
üzerine dikkatleri yoğunlaştırmadaki başarısına vurgu yapıyorlar.
Sayısız kopyası
olan bu şahane eserin mağazamızda
bulunan 1000-1500-2000 parçalık puzzle formlarına ve 570 parçalık
puzzle saate buradaki linkten ulaşabilirsiniz.
Keyifli
puzzle’lamalar..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder