Bazıları “Mutluluğun
Resmi” diyor, bazıları “Happiness”
diyor, bazıları da “Home Sweet Home” olarak adlandırıyor. Siz hangi ismi
beğendiyseniz onu seçin fark etmez, sadece şunu bilin yeter:
Hikaye kısaca şöyle:
Ünlü şair Nazım “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?” dizesiyle başlayan ünlü şiirini Moskova’da
sürgündeyken yazar. Belki mutluluğun resminin tuvallere sığmayacağını düşündüğü
için, belki bu kavramı tek bir kareye sıkıştırıp kalmak istemediği için,
nedenini bilemeyiz elbet ama Abidin Dino
cevap olarak mutluluğu sözcüklerle anlatma yolunu seçer:
“…Mavi gözlerinde yanıp tutuşan hasretle kucaklayabilseydim seninle, bir daha. Davullar çalsa, zurnalar söyleseydi Bağrımıza bassaydık seni Nazım, Yapardım mutluluğun resmin…”
Der, hatta şiirinin sonu da şöyle biter:
“…İşte o zaman Nazım, Yapardım mutluluğun resmini Buna da ne tuval yeterdi; ne boya... “
Hikaye budur özetle, ama ne yazık ki internetin
azizliği tam da burada devreye girer. “Abidin
Dino Mutluluğun resmi” diye arama yaptığınızda maalesef bir çok sitede
Dianne Dengel’in resmiyle karşılaşırsınız, oysa bu sonuç, sadece internetteki bilgi kirliliğine
verilebilecek güzel bir örnektir…
Hikayenin doğrusunu özetlediğimize göre bu güzel
resme ve yaratıcısı Dianne Dengel’e geri dönelim isterseniz.
Sevginin en büyük mutluluk kaynağı olduğunu betimleyen ve görenlerin içini ısıtan bu tablonun yaratıcısını anlatmak istiyoruz kısaca sizlere. Çatısı aktığı için yatağın üzerinin yağmur sularından şemsiye ile korunduğu ve gazete kağıdından perdesi olan bir odada, ayağı koptuğu için bir tahta parçasıyla dengelenen karyolada, altı çocuk, bir köpek ve bir kedinin aynı yatakta, aynı yamalı yorganın altında sevgiyle ve gülümseyerek uyuduğu bu sevimli tablo, nasıl bir yürekten süzülerek resmedilmiştir?
Sevginin en büyük mutluluk kaynağı olduğunu betimleyen ve görenlerin içini ısıtan bu tablonun yaratıcısını anlatmak istiyoruz kısaca sizlere. Çatısı aktığı için yatağın üzerinin yağmur sularından şemsiye ile korunduğu ve gazete kağıdından perdesi olan bir odada, ayağı koptuğu için bir tahta parçasıyla dengelenen karyolada, altı çocuk, bir köpek ve bir kedinin aynı yatakta, aynı yamalı yorganın altında sevgiyle ve gülümseyerek uyuduğu bu sevimli tablo, nasıl bir yürekten süzülerek resmedilmiştir?
Her ne olursa olsun yaşamanın ne kadar güzel
olduğunu hissettiren, gülümsemenin insanları nasıl güzel kıldığını gösteren,
göstermekle kalmayıp duyumsatan bu güzel yürek kimdir? Nasıl bir öyküsü vardır?
Hikayenin kalanını okuduğunuzda, hem azmine
hayran olacak, hem de Dianne’yi daha çok seveceksiniz.
Çayınızı tazeleyin, anlatacaklarımız daha yeni
başlıyor.
Dianne, 1939 yılında Amerika’nın New York
eyaletine bağlı Rochester’de doğmuş, şehrin Chili adındaki kenar mahallesinde
babasının ahşap artıklarından yaptığı gecekondu diyebileceğimiz evde
geçirmiştir bütün hayatını. Duyunca her ne kadar inanamasak da Dianne’nin
annesi Mildred, yaşadıkları ortamla tezat oluşturan bir bilinçle kızının resim yeteneğini, O daha 3 yaşındayken, yani
çok erken keşfetmiş ve bu konuda O’na hep destek olmuştur. Mildred’e hayran olmamak
elde değil, düşünsenize çalıştığı mağazadan gömlek kartonlarını eve getirip
kızının bu kartonlara resim yapmasını sağlarmış! Daha küçücük bir çocukken
Dianne, bu kartonlara resimler yapmasaydı, biz muhtemelen O’nun pozitif duygular
taşıyan güzel çalışmalarını göremeyecektik! Hayat hikayesinin sadece bu kısmı bile sizce de
yeterince örnek alınası değil mi?
Ailesi fakir olduğu için, Dianne’ye boya, fırça
ve tuval alacak paraları yokmuş doğal olarak. Resim konusunda ilerledikçe yağlı
boya tüpleri için para biriktiriyormuş bir şekilde ama fırça almaya parası yine
de yetmiyormuş. Dianne pes etmemiş, zaman içinde sanat dünyasında ayırt edici
özelliği haline gelecek olan bir tarz geliştirmiş bu yoksunluk içinde. Evet,
parmaklarıyla boyayı sürüyor, bir parça kağıt yardımıyla da boyayı yayıyormuş!
İşte size
ikinci hayat dersi.. Azmin yoksunlukla
mücadelesinden çıkan yaratıcılık örneği!
Dianne, 1940’ların dergi kapaklarından sanatsal
olarak etkilenmiş, yaşamında manzaralardan çok insan etkileşimleri ilgisini
çekmiş hep. Bu yüzden “insan ressamı” da diyebiliriz kendisine.
Henüz 18 yaşındayken teklif edilen üniversite bursunu reddetmiş ve tanesi 1.5
$’dan renkli kalemlerle portre çizmeyi
tercih etmiş. O zamanlar kiraların 40 $ civarında olduğu düşünülürse bu paranın
O’nun için ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlayabiliriz.
Çalışmaya öyle bir vermiş ki kendini, ne
evlenmeye ne de aile kurmaya vakit ayıramamış. Sanatsal mutlulukların peşine
düşmüş diyebiliriz. Sürekli seyahat
halindeymiş. Yollardayken iş alıyor ve çalışmalarını da her seferinde değişik
şehirlerde sergiliyormuş.
Çeşitli şehirlerde kendisini hayretle izleyen
seyircilere yeteneğini sergilerken annesi hep kendisine eşlik etmiş. O
zamanları anımsarken internet sitesinde şöyle söylüyor:
“Bu
gösteriler her zaman çok güzel olmuyordu, bazen annem ve ben eve aç gidiyorduk.”
Böyle durumlarda annesi O’na üzülmemesi
gerektiğini söyler ve “Asla vaz geçme!” dermiş. Annesi Mildred, Dianne’nin
yarattığı “bebekleri” çok sever ve alıcısı çıktığında her birini öperek onlarla
vedalaşırmış.
1984 yılında Dianne 45 yaşındayken şöhret olma
yolunda önemli bir fırsat çıkmış karşısına. 1968’den 2001 yılına kadar PBS
televizyonunda “Mr. Rogers Neighborhood” adında çok sevilen bir tv şovunun
yapımcısı olan Mr. Roger, babasının eşyalarının önünden geçerken tesadüfen
Dianne’nin çizdiği portreyi görmüş. Fred bu portreyi çok beğenmiş
ve Dianne’lerin yaşadığı semte bir yetenek avcısı göndermiş, O'nun aracılığı ile Dianne’den kendi
portresini yapmasını istemiş. Dianne kendisine yapılan bu teklifi kabul
ettiğinde en çok sevinenlerden biri de evlerine gelen yetenek avcısıymış, çünkü çok etkilenmiş gördüklerinden. Derken derken televizyon ekibi Dianne’nin küçük evine gelmiş, iki gün boyunca
çekim yapmışlar. Bu arada Dianne de portrenin yarısını tamamlamış ve Mr. Roger
bir başka portre daha istemiş.
Roger’in Dianne hakkında çektiği iki bölümlük şov,
PBS televizyonunda yıllarca gösterilmiş, hala da zaman zaman gösterilmeye devam
ediyormuş. İşte bu sayede ünlü olmuş Dianne, neredeyse masal gibi bir hikayesi
var.
Dianne, sanat hayatı boyunca sadece resim
yapmamış. Kumaştan bebekler yapıp boyamış, çalışmalarını çeşitli gösterilerde
sergilemiş, Sun’s Out Inc. adındaki şirket tarafından bazı resimleri puzzle’a
dönüştürülmüş. “Home Sweet Home” diye adlandırdığı, anlattığımız bu ünlü
resminin puzzle’ınınTürkiye’de çok satıldığını kendi web sitesinde de özellikle
belirtmişler. Nazım’ın şiirinin bu başarıda katkısı büyük olmuştur mutlaka. Düşünsenize; farklı kıtalarda yaratılmış bir şiir ve bir resim, puzzle’da
buluşarak nasıl bir tesadüfle bütünleşip bizlerin yüreklerine dokunabiliyor! Sanatın
gücüne sırf bu nedenle bile saygı duymalı herkes…
Dianne’nin çizdiği resimlerdeki insanlar hep
basit ve huzurlu görünürler. Dianne de diğer sanatçılar gibi hem sanat
hayatında hem de özel hayatında inişler çıkışlar yaşamıştır mutlaka. Ama O’nu
diğer insanlardan ayıran belirgin özellik, hayattaki küçük nimetlere hep şükran
duymasıdır. O’nu değerli kılan diğer özelliği ise sanata olan tutkusudur.
15 Mayıs 2012’de aramızdan ayrılsa da,
eserleriyle daha uzun yıllar yüzümüzü güldürmeye devam edecektir Dianne.
Not: Dianne'nin güzel resimlerinden üretilen puzzle'lara buradan bakabilirsiniz.
Not: Dianne'nin güzel resimlerinden üretilen puzzle'lara buradan bakabilirsiniz.
KAYNAK: http://www.diannedengel.com/dianne_dengel_about.html