22 Ekim 2015 Perşembe

Yaşanan anlara değer veren sanatçı, Edgar Degas!

Edgar Degas deyince akıllara bale sanatçıları gelir; tıpkı Monet deyince zambakların akla gelişi gibi… 
 Çünkü bale dünyası, özellikle de Paris Opera Balesi, Degas’ın hem uzman olduğu konuydu, hem en ünlü eserlerinin ilham kaynağıydı ve dolayısıyla hem de kazanç kaynağıydı.

Gerçekten de kendisini bale sahnesi ve balerinlerin giydiği “tütü” etekler olmaksızın, mesela gösteri sonrasında salonda  kopan çılgın alkışı, sahne kenarında zarif bir reverans ile kabul eden dansçılar olmaksızın, ya da bir  derslikte genç kızların bale ustası Jules Perrot karşısında verdikleri bale pozları olmaksızın düşünmek imkansız!    

Le Foyer De La Danse, Edgar Degas (1500 parça Ricordi Puzzle)



O, empresyonizmden hoşlanmayanların bile ilgi duyduğu, izlenimci  yapıtlar ile aynı güzellikte eserler üreten; ama çizgileri, yapıları ve formlarıyla daha esnek olmayı başarmış, 19. yüzyılın en parlak ressamlarındandır. 

O sadece dansçıları resmetmedi; çamaşır yıkayan kadınları, şapka satıcılarını, küvette yıkanan ya da birbirlerinin saçını tarayan kadınları da yansıttı tuvallerine. 

Apres le Bain, Degas (1000 parça Ricordi Puzzle)


Bütün bu resimlerine bakarak denilebilir ki Degas, risklere giren, yenilikçi bir ressamdı. Çünkü O’nun eserlerinde cesaret ve dinamizm vardır. Radikal foreshorten tekniği ile (resimde yandan görülen bir şeyin boyunu kısa göstermek)  kocaman bir boşluğu birleştirir, objelerin yarısını kırpabilir, resmine konu ettiği sahneyi riskli bir şekilde yarım bırakabilir… 

Seçtiği muazzam malzemeler ve uyguladığı teknik çeşitleri, neft yağıyla seyrelttiği yağlı boyaları, kullandığı toz pembe renkler, parlak yeşil düz bir kağıdın üzerine yaptığı  kara kalem çalışmaları, bütün şekiller ve boyutlarda bazen devasa büyüklükte bazen de neredeyse minyatür denilebilecek küçüklükte tercihleri…

Bütün bunlar, O’nun cesaretine ve yenilikçiliğine örnektir.

Danseuses Bleues, Degas (1500 parça Ricordi Puzzle)


Degas, kariyerine ünlü resimleri kopyalayarak eski yöntemlerle başlamış; 30’larının ortasındayken, 1867 yılından sonra ise Paris Operası’nın sahnelerini, soyunma odalarını ve dersliklerini resimlemeye başlayarak kendi tarzını oluşturmuştur.

Yakaladığı anlık görüntüleri o kadar güzel çizer ki Degas, her şey gerçek hayatta olduğu gibidir O’nun eserlerinde.
İnsanların bazıları nesnelerin arkasında kalmıştır, kalabalık bir etkinliğin ortasındayken, bir anlık küçük bir hareketin detayını görebilirsiniz; mesela adım atan ayak yukarı kalkmıştır…  

O’nun tablolarındaki insanlar ve nesneler resim için sabit bir  poz vermezler, gerçek hayatta olduğu gibi karmaşık ve yarım görünebilirler. Bütün bu spontan görüntüler, şüphesiz  ki sahne canlandırılmadan önce sanatçı tarafından çok iyi  tasarlanmıştır.  Zira sanatçının titizlikle yaptığı planlama sayesinde, ortaya çıkan tablolar görenlerde tatmin uyandıran müthiş bir dengeye sahiptir.

L'Etoile, Degas (1000 parça  Clementoni Puzzle)



Öyle bir bakış açısı vardır ki sanatçının, sanki çağımızın sinema kamerasının arkasındaymış da oradan yaratmış eserlerini diye düşündürür insanı.  Anlık hareketleri, duruşları, jestleri adeta bir fotoğrafçı gibi yansıtmayı başaran bir dehadır O. Sanki eline bir makine almış ve farklı farklı açılardan görüntüyü yakalamaya çalışmış etkisi bırakır eserleriyle.

An’lara verdiği önemi çok iyi yansıtır; ve sanatın tesadüflere dayanmadığının adeta bir kanıtıdır O’nun resimleri. Her bir fırça darbesinin anlamını hissettiren sanatçılardandır.
60’lı yaşlarından sonra görme yeteneğini kaybetmeye başlayınca sanattan kopmaz, resmi bırakır ama heykele yoğunlaşır  ölünceye dek.  

 19. yüzyılın sanat dehası Edgar Degas’ın eserlerinden üretilen lisanslı puzzle’lara buradan ulaşabilir, parçaları birleştirirken an’ların değerini bir kez daha keşfedebilirsiniz.


The Dancing Lesson, Degas (1000 parça Clementoni Puzzle)




KAYNAK: http://www.theguardian.com/artanddesign/2011/sep/07/edgar-degas-ballet-royal-academy


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder