Tarihin en büyük ressamlarından biri olarak kabul
edilen, eserleri İtalyan Rönesans Dönemi’nin en iyi örnekleri arasında yer alan, her yıl binlerce
turistin eserlerini görmek için seyahat
planları yaptığı Michelangelo hakkındaki enteresan bilgileri sizler için
derledik.
15. Yüzyılın sonlarına doğru Floransa’da büyüyen
Michelangelo, her zaman din temalı sanat eserlerine hayranlık duydu. Öğrencilik yıllarında okuldaki ödevleri yerine
kiliselerde gördüğü resimlerin aynısını yapmaya çalışması ise kendisine sanatsal
anlamda yaptığı ilk çıraklık olanağını
sağlamıştı.
Birçok
sanatçı gibi erkenden değil, 88 yaşında
iken hayata gözlerini yumdu ve bu uzun yaşamında müthiş başarılara imza attı.
Gelin Michelangelo hakkındaki bazı gerçeklere
kısaca göz atalım:
1- Sistine
Chapel’i aslında O’nun işi olmayacaktı!
Michelangelo’nun ününün yayılmaya başladığı
dönemde, en büyük sanatçı olarak Raphael kabul ediliyordu. Genç ve yıldızı yükselen Michelangelo,
Raphael’in yapacağı işlere alternatif olarak görülmeye başlanınca Raphael, en
iyi sanatçının kendisi olduğunu kanıtlamayı düşünerek, Michelangelo’nun Sistine Şapeli’ni boyaması için Papa’yı ikna
etti.
Bu hikayeye göre, Michelangelo Sistine Şapeli’nde
resim çalışmaları yaparken, Raphael sık sık nasıl yaptığını görmek için
kontrole gidiyordu. Yapılan işe bir kez baktığında planının işe yaramadığını
anlayacaktı. Çünkü Raphael’e göre kendi eserleri daha üstün görünmeliydi, ama maalesef düşündüğü gibi olmadı.
2.
Michelangelo çok sevildi
Yaşamı boyunca kendisine “Il Divino” takma adı
yakıştırıldı. Direkt çeviri yapıldığında bu sözcük, “tanrısal, ilahi” anlamına
gelir. O’nun eserleri her sosyal
sınıftan, her kültürden insan tarafından çok sevildi. Eserlerine günümüzde
olduğu gibi sanatçı yaşarken de saygı duyuluyordu.
Okul ödevleri yerine resim yapmayı tercih eden
bir çocuk için bu durum çok güzeldi. O’nun bu başarısı, çocuklarında okuldaki standart dersler haricinde farklı
yetenekler gören anne babalar için güzel bir örnektir.
3. Şiir biraz da hobisiydi!
En yaratıcı sanatçılar, yeteneklerini bir şekilde
açığa çıkarırlar ve böylece fikirleri her zaman tazelenmiş olur.
Michelangelo bu çıkışı şiirle yapmıştır.
Yaşamı boyunca 300 sonet (14 dizeli şiir) ve madrigal (pastoral aşk şiiri)
yazdı. Bunların birçoğu, O’nun bakış
açısındaki detayları anlatan oldukça doğal ve aşka dair şiirlerdi. Şiiri profesyonel hayatının bir parçası olarak değil
de daha çok bir hobi olarak gördüğü için Michelangelo bu konuda oldukça
mütevazı davranıyordu, hatta bunun aptalca bir girişim olduğunu bile
söylüyordu. Şiirlerinin çoğunu direkt en
yakın arkadaşı için yazmıştı. Sadece aşk değil, maneviyat, sadakat ve mistik
konuları da ele almıştı.
4. Michelangelo her zaman dürüst değildi!
Michelangelo, tanınmış bir banker ve aynı zamanda
politikacı olan Medici için St. John heykeli yaptı. Heykel için Medici’nin tek
bir isteği vardı. Acaba Michelangelo heykelin daha önce gömülmüş gibi
görünmesini sağlayabilir miydi? Yani heykele antik bir görünüm kazandırabilir
miydi? Michelangelo bu isteği yerine getirmeye kendini zorunlu hissetti ve
yaptığı heykel “antik sanat eseri” olarak Katolik Kilisesi Kardinali’ne
satıldı.
Söylemeye gerek yok, bir süre sonra Kardinal
heykelin antik eser olmadığını fark etti. Kardinal bu hileli sanat eserinden
rahatsız olmak yerine, Michelangelo’yu Roma’ya davet etti, çünkü gerçekten
yaptığı işten çok etkilenmişti.
5. Kendi portresinin ilginçliği
Çoğu ressam, en az bir tane oto-portre yapar.
Michelangelo, yani bu Rönesans ressamı,
yaptığı ünlü eseriyle tüm zamanların en
yaratıcı oto-portre ödülünü alabilirdi. “Son Yargılama” “Last Judgment"
adlı 5 yılda tamamladığı eserinde, Bartholomew’i, bir elinde ölümüne
neden olacak bir bıçak ve diğer elinde ise kendi derisinden bir parça ile
gösterdi. Yüzülmüş deriye yakından bakıldığında, bir yüz şekli görülür. Bu yüz, net bir şekilde Michelangelo’nun kendi oto-portresidir!
6. Şehir surlarını inşa etti!
15. ve 16. Yüzyılda Floransa’da söz sahibi olan ve Michelangelo’nun
yeteneğini genç yaşındayken keşfedip O’na destek olan Medici ailesi, 1527
yılında bir halk ayaklanması sonucunda Floransa’dan uzaklaştırıldı. Ertesi iki
yıl içinde şehir surlarının yeniden inşa edilmesi gerekiyordu. Michelangelo, surların ve kulelerin onarılmasına
yardımcı oldu. 1530 yılında Medici
tekrar iktidara getirildiğinde Michelangelo da kendi işine geri döndü.
7. 40 yıl sürdü!
Papa II. Julius’un 1505 yılında büyük bir planı
vardı. Bu plan, Papa’nın ölmesinden 8 yıl önceydi ve doğal olarak Papa bunu
bilmiyordu. Papa’nın planı, kendi mezarının işareti olacak uzun ve görkemli bir
anıt heykel yaptırmaktı. Papa, amacına ulaşmak için Michelangelo’yu görevlendirdi. Kendisinden
birbirinden bağımsız 40 tane heykelden oluşan 3 tane öykü yaratmasını istedi.
Bu proje, Michelangelo’nun ertelemesi yüzünden
değil de Papa’nın kendisine “daha önemli” görevler vermesi yüzünden tam 40
yılda tamamlandı! Sanatçıya verilen önemli projelerin içinde 1508 yılındaki
Sistine Şapeli’nin duvar boyalamaları da yer alıyordu.
Papa II. Julius, 1513 yılında öldüğünde, kilise
yetkilileri bu heykeli 7 yıl içinde
tamamlanabilecek şekilde küçülterek
projeyi revize ettiler. Fakat tam 40 yıl sonra 1545 yılında son tasarım
da yerine yerleştirildiğinde heykelin boyutunu küçültecek değişiklikler henüz yapılmamıştı! Bu eser, Michelangelo’nun en ünlü heykeli
Musa’dır.
8. İkinci mimardı!
Katolik Kilisesi yetkilileri St. Peter’s
Bazilikası’nın tamamlanması için Michelangelo’ya haber verdiklerinde sanatçı 74
yaşındaydı. Sanatçı ölene kadar bu eser tamamlanamayacaktı gerçi ama, O’nun gözetiminde geçen 14 yıllık
çalışma sayesinde bu bina Rönesans Dönemi’nin gerçek bir mücevheri oldu ve
günümüze dek milyonlarca insanın yıllar boyu ziyaret ettiği bir yer haline
geldi.
9. Sansür, olağan bir şeydi
Michelangelo’nun bir çok eseri, çıplak insan
formundadır. Bu nedenle de heykelleri yıllar boyunca bir şekilde sansüre
uğramıştır. Londra’daki muazzam Davud heykelini kadınlar ziyarete geldiğinde
kapatmak için taşınabilir bir kutunun içinde incir yaprağı bulundurulduğu
söylenir.
Bu sansür anlayışı, “karşı-rönesans” hareketinin
bir parçası olmuştur.
Michelangelo henüz yaşarken, sanatı geniş
topluluklar tarafından kabul görmüş ve sanatseverler kendisi hakkında
daha çok bilgi edinmek istemişlerdir. Bu
da Michelangelo’yu yaşarken kendi otobiyografisini basan ilk batılı sanatçı
yapmıştır.
Her eserinde olduğu gibi Michelangelo ,
otobiyografisini de büyük ölçekli yaptı. İki tane yayınlanan hayat öyküsü
vardır.
10. Kedilerden olduğu gibi banyo yapmaktan da
nefret ediyordu
Michelangelo, banyo yapmaktan gerçekten de nefret
ediyordu. Bu dünyada hiçbir insan, hiçbir şeyden O’nun banyodan ettiği kadar
nefret edemezdi! Bu nedenle de cildi,
özellikle de yaşlanınca çok kötü durumdaydı. Gerçi kendi dönemindeki ortalama
insan ömrünün yaklaşık iki katı kadar yaşadığı düşünülürse, bunun büyük bir
hata olmadığı varsayılabilir!
Öldükten sonra elbiselerinin derisinden zorla
soyulduğu söylenir. Bir portakal kabuğunu soyduğunuzu hayal edin, böylece Michelangelo’nun
giysilerinin ne kadar zor çıkarıldığını gözünüzde daha kolay
canlandırabilirsiniz.
Genç yaşlarda oldukça zengin ve popüler olmasının
bunda bir etkisi olabilir. Çünkü O, en
ünlü eserlerinin çoğunu 30 yaşına gelmeden önce tamamlamış ve yeteneğini defalarca ispat etmeyi başarmış
biriydi.
11. Bir eserin O’na ait olduğunu kolayca söyleyebilirsiniz.
Michelangelo, yarattığı bütün eserlerinde sadece
bir parçayı imzaladı.
Michelangelo eserleri ve puzzle
Zoru seven puzzleseverler, sanatçının muhteşem eserlerinden üretilen 5000-13000-18000
gibi çok parçalı puzzle’ları ile kendi sınırlarını zorlayabilirler.
Sanatçının eserlerinden üretilen puzzle’lara buraya tıklayarak mağazamızdan ulaşabilirsiniz.
Sanat ve keyif dolu yeni bir yazıda görüşmek
üzere…
Kaynak: http://apecsec.org/11-interesting-facts-about-michelangelo/
Uyarlama Çeviri: PuzzleGaleri