23 Eylül 2014 /1 Şubat 2015
arasında Sakıp Sabancı Müzesi’nde Joan
Miró sergisi var, gitmeli görmeli, hatta gidilmeli görülmeli desek daha doğru
olur.
Serginin adı, Miró’yu hiç tanımayanlara
ipuçları veriyor:
KADINLAR, KUŞLAR VE YILDIZLAR
Evet, kadınlar, kuşlar, yıldızlar, ay ve
güneş gelir akla Miró deyince.
Geçtiğimiz yüzyılın en etkin sanatçılarındandır kendisi.
Katalan’dır, bu nedenle Akdeniz’in mavisini
sık sık kullanır resimlerinde. İnsanların düşlerinin fotoğrafını son model
akıllı telefonlarla bile çekemezsiniz ama Miró, döneminin Gerçeküstücü
sanatçılarıyla birlikte bunu ortaya koymuştur. Nietszche, Kafka,
Freud, Jung gibi sanatçıları okuyarak bilinçaltını araştırmıştır kendisi.
Dona III, Miro |
Miró'yu anlamak için
Miró eserlerine baktığınızda, ilk etapta
kendinize belki de bir şey çağrıştırmayacak soyut desenler, çizgiler, lekeler
görürsünüz. Dikkatle eserleri incelemeye devam ederseniz eğer, bir bulmaca
çözer gibi Miró’nun şifrelerini de çözmeye başlarsınız. Şifreleri çözdükçe resimleri
incelemek daha da keyifli hale gelir. Çünkü Miró, eserlerinde hep kadınları, kuşları,
yıldızları, ayı ve güneşi çizmiştir. Sanatçı, insanın bilinçaltı ile yaşam
arasındaki bağlantıyı bu simgeler aracılığı ile kurmuştur.
Answer.yahoo.com’dan ve newtonic’den alıntılayarak kısaca sanatçının
hayatına bir göz atalım:
Miró hakkında en bilinen gerçekler
- Miró’nun tabloları, 250.000 $ ve 17 milyon $ arasında satılıyor.
- Kendisi aslen İspanyol’dur.
- Sürrealist sanat eserleri üretmiştir.
- 20 Nisan 1893’de Barcelona’da doğmuştur.
- 1958 yılında Uluslararası Guggenheim Ödülü’nü almaya hak kazanmıştır.
- 1980 yılında Güzel Sanatlar Altın Madalyası ile ödüllendirilmiştir.
- 1920’den önceki çalışmalarında parlak renkler kullanmıştır.
- Gerçeküstü fanteziler ve bellekten ilham almıştır.
- Gravür konusunda da çalışmıştır.
- Özellikle mavi, kırmızı, sarı, yeşil ve siyah renklerle çalışmaktan hoşlanmıştır.
- Kolaj çalışmaları vardır.
- İspanya’nın Mallorca kentinde 25 Aralık 1983’de 90 yaşındayken hayata veda etmiştir.
- Ressam olmasının yanı sıra kendisi aynı zamanda heykeltıraştır.
- Aynı zamanda seramik sanatçısıdır.
- Grattage sanatına öncülük etmiştir. (Mürekkeple kaplı kağıt ya da karton üzerinde kalemle ya da sivri uçlu bir aletle kazıyarak yapılan çizim tekniği) Özellikle 20. Yüzyılda yaygın olan bir grafik sanatıdır Grattage.
- Barcelona Üniversitesi’nden fahri doktorası vardır.
İlk çalışmaları, İspanyol eleştirmenler ve kamuoyu tarafından alay konusu olur!
Miró, 1918 yılında 25
yaşındayken ilk sergisini Barcelona’da açar. Tahmin edin nasıl karşılanır?
Şaşıracaksınız belki ama eleştirmenler ve kamuoyu tarafından alay konusu edilir! Hatta
sanatçı bu olumsuz tepkiler nedeniyle
1920 yılında Paris’e taşınmak zorunda kalır.
Joan Miro (1935) |
Başlangıçta Van Gogh ve Cesanne’den ilham alır.
Miró, ilk çalışmalarında Van
Gogh ve Cezanne’den ilham alır, ki bu çalışmalar sihirli realistik tarzda
nitelendirilir. Sanatçının Tilled Field- Sürülmüş Tarla (1923-24) ve The Hunter
(Catalan Landscape) - Avcı (Katalan Manzarası) (1924) adlı çalışmaları ilk defa
Sürrealist eserler olarak sınıflandırılmıştır. 1920’lerin ortalarında
geliştirdiği Sembolizm yetenekleri ise kariyeri boyunca O’nun sanatının
bir özelliği olarak kalmıştır.
The Tilled Field (1923-24) |
Ünlü Yazar Ernest
Hemingway’in Miró hayranı olduğunu
biliyor muydunuz?
1921- 22 yıllarında Miró, The
Farm – Çiftlik adlı ünlü tablosunu bitirir. “Kırsaldaki tüm hayatımın bir
özeti” dediği bu tabloyu satın alan kişi ise Miró’nun jimnastik salonundaki
boks partneri Hemingway’dir.
Hemingway bu tablo için şöyle
der: “Bu resim, İspanyada iken hissettiklerinizi anlatıyor, İspanya’da değilken
ve hatta gidemezken neler hissettiğinizi de anlatıyor. Bu iki zıt şeyi aynı
tabloda hiç kimse resmedemez!”
The Farm (1921-22) |
II. Dünya Savaşı
Boyunca Alman Kuvvetleri’nden kaçmıştır.
12 Ekim 1929 yılında Miró, Pilar Juncosa ile evlenir ve 1931 yılında tek çocukları Dolors doğar. Miró ve ailesi, 1936 yılında İspanyol İç Savaşı patlak
verince Paris’te kalırlar. 1939 yılında İkinci Dünya Savaşı da patlak verince,
tam 20 Mayıs günü Alman kuvvetleri Paris’te ilerlerken, mucizevi bir
şekilde son trenle tekrar İspanya’ya kaçmayı başarırlar.
Joan Miro ve eşi Pilar Juncosa |
Miró ’nun
çalışmalarında pek çok politik sembol bulunur
Joan Miró, politikadan uzak
değildir ve bir çok eserinde bunun yansımalarına rastlamak mümkündür. Özellikle
İspanya İç Savaşı sırasında, 1938 yılında
yaptığı “Siyah ve Kırmızı Seriler” adlı resimlerinde sanatçının duruşu açıkça
görülür. Miró, General Franco yönetiminde ülkesinin çektiği acıları
bilincinden süzerek resmederken, adeta modern sanatın
politikaya karşı durduğu yeri de özetler. 1968 yılında yaptığı
resimlerde ise Fransa’da kapitalizme,
tüketim toplumuna ve geleneksel kurumlara karşı yapılan büyük potestolardan
ilham aldığı görülür.
Mayıs 1968 |
Miró, serilerinden
birinde tuvalleri yakmıştır
Son döneminde Miró, sanat ve kendisinin “Anti-sanat” dediği iki
kavram arasında dönüşüm yaşar. Anti-sanat olarak ise, 1973 yılında
tamamladığı ve “Yanmış Tuvaller” olarak
adlandırdığı 5 tane resim serisinden söz etmektedir. Bu resimler, kesme, delme, yanma, tuval
üzerine baskı, boyama ve tekrar boyama gibi çoklu karmaşık süreçlerden geçerek
oluşturulmuştur. Miró, bu resimlerini
yaparken, gençlerin borsaya olan saldırılarından ve sanat dünyasına yaptıkları
eleştirilerden ilham aldığını söylemiştir.
Burnt Canvas 4 (1973) |
Dünya Ticaret Merkezi’ndeki goblen (dokuma
duvar resmi) çalışması 9/11 saldırısında yok oldu!
Tapestry denilen resimli duvar
dokuması, WTC (Dünya Ticaret Merkezi) için kendisinden talep edildiğinde bu
konuda deneyimi olmadığı için önce kabul etmemiştir. Bununla birlikte, kızını
iyileştiren bir hastaneye yardım için böyle bir resimli dokuma çalışması yapıp işin
tekniğini öğrendikten sonra, Josep Royo
ile birlikte WTC için, soyut resimleriyle ve parlak renkleriyle bilinen bir
“tapestry” tasarlamıştır. 11 eylül saldırısında yok olan en pahalı sanat eserlerinden biri de bu dokuma resimdir.
World Trade Center Tapestry |
Joan Miró, Sürrealizm
akımında bir öncü olarak kabul edilir.
Joan Miró, 25 Aralık 1983’de
kalp krizi ile yaşama veda eder. Kendisi, resim sanatındaki geleneksel
teknikleri geride bırakarak otomatik çizim yöntemini geliştiren ilk
sanatçılardandır; dolayısıyla da Andre Masson ile birlikte Sürrealizm
hareketinin başlangıcını temsil eden sanatçılar arasında adı geçer. Miró’nun
çalışmaları aynı zamanda Soyut Expresyonizm (Dışavurumculuk) sanat hareketinin
de öncüsü olarak kabul edilir. Bu nedenle Miró, Yirminci Yüzyıl'ın bu iki
baskın sanat akımının en önemli aktörü olarak kabul edilir.
Miró’nun en pahalıya satılan eseri Peinture (Blue Star
)– Mavi Yıldız
Miró' nun 1927 yılındaki
çalışması olan Peinture (Etoile Bleue / Blue Star) Mavi Yıldız adlı eseri,
2012 yılında £23.5 milyon İngiliz
Sterlini, yani yaklaşık olarak 37 milyon dolara Londra’da satılmıştır. Bu
rakam, sanatçının bir açık artırmada
satılan eserleri içinde en yüksek değer olmuştur. Önceki rekoru ise 26,6 milyon dolara satılan
Painting-Poem adlı eseridir.
Peinture (Étoile Bleue) |
Miró eserlerinden örnekler - Harlequin's Carnival
Harlequin's Carnival 1924-25 by Joan Miro |
joan-Miro.net ve jamanetwork sitelerinden alıntılayarak resme daha detaylı bakalım:
Paris’e taşındığında Dadaizm akımını takip eden
şair ve sanatçılarla tanışır Miró. 1924 yılında bu sanatçılar şair Andre
Breton merkezli sürrealist bir grup oluştururlar.
Miró asla geleneksel bir Sürrealist olmamıştır ama
bu hareket sayesinde eserlerinde rüyaları, bilinçaltını bir malzeme olarak
kullanmayı meşrulaştırmıştır.
Harlequin’s
Carnival, sanatçıdaki bu değişime güzel bir örnektir. Hayal dünyası ve
bilinçaltı, kendi içinde bir sonu olmaktan ziyade, Miró için yaşadığı deneyimlere ve anılara resimlerinde
şekil vermenin bir yoludur.
Harlequin’s
Carnival, Farm’dan sonra Miró’nun ikinci çarpıcı eseridir. İçinde hem resim
hem de grafik ögeler barındırır.
Bu
resimdeki ögeler alışılmadık boyutlardadır, çocuksudur. Renklendirmeler ise fantezi bir
ritim içerir. Çocuksu görüntüsüne rağmen bu resimde bir incelik ve şiirsel özellikler de vardır.
Carnival, belki de Fransa kökenli bir karnaval olan Mardi
Gras’dır, yani Paskalya öncesi perhizin kutlamasıdır (Lent). Harlequin ise çizgili
kostümleriyle ve komik görüntüsüyle zaten bilinen bir karakterdir.
Bu tabloda oyuncu gibi görünen
figürleri, efendisinin planlarına sürekli
engel olan, zaman zaman da karşılıksız bir aşkın kurbanı olan gamsız açıkgöz hizmetçileri görürsünüz.
Harlqeuin gitar çalar, Miró resimlerinde gitaristtir. Karo desenli bir
tişört giyer ve bütün geleneksel
özellikleri sergiler; bıyıklar, amiral şapkası ve pipo... Etrafındaki neşeli dekorda melez yaratıklar şarkı
söyleyerek, dans ederek, oynayarak kutlama yapmalarına rağmen kendisi üzgün
görünür.
Merdiven bile Anthropomorphic (insan biçiminde)’tir, gözü ve kulağı vardır.
Miró’ya bu resmi yaparkenki ruh hali sorulduğunda, o zamanlar çok az parasal kaynağı olduğunu,
sık sık aç kaldığını, hatta neredeyse
açlıktan ölmek üzere olduğunu söylemiştir. Açlık nedeniyle gördüğü
halüsinasyonlar O’nu bir çeşit trans haline sokmuş ve sonuçta ortaya çıkan gerçeküstü
görüntüler, çizimlerine dahil olmuştur.
Kendisini dünyaya nasıl göstermek isterse
istesin, Miró ’nun kendisi hakkında trajik duyguları vardır aslında.
Carnival of the
Harlequin’de gençliğindeki izole hayatını ve de üzgün bir Harlequin'i anlatır. (İtalyan tiyatrosunun en bilinen soytarısı) Resimdeki Harlequin, aşırı bir çılgınlıkla kuşatılmıştır. Karnında bir delik vardır ve kafasının yan
tarafında da keskin bir çubuk ya da çivi deliği vardır. Muhtemelen Miró'nun o
zamanlardaki ruh halinin yansımasıdır bu görüntü. Yıllar sonra 1939 senesinde the Carnival
of the Harlequin’i çizerken nasıl bir ruh halinde olduğunu gerçeküstü akımın bilinç süreci ile anlatmıştır.
............................
Aslında sanatçı için anlatılacak daha çok şey
var, ama siz gidin görün ve sergideki “kişi” adlı bu heykele yakından bakmayı
da ihmal etmeyin.
Mİro, "Kişi" |
Miró, 2 metrelik bu kocaman
bronz heykelin gövdesini bir bademi, gözlerini ise çakıl taşlarını hayal
ederek tasarlamıştır. Bizden duymuş olmayın ama Spielberg’in E.T’yi yaratırken bu heykelden ilham aldığı
da söylentiler arasındadır..
Son söz olarak kimse sanatsız kalmasın diyor ve sanatçının en ünlü eserlerinin puzzle’larına sitemizden ulaşabileceğinizi de dip not olarak ekliyoruz.
Keyifli puzzle'lamalar...